İki yıldır evliydiler.Erkek edebiyatı ve şiiri seviyordu.
Yazılarını internet sitelerine gönderiyor, şiirlerini dergilere postalıyordu.
Fakat kimse dönüp bakmıyor,okuyan ve beğenen çıkmıyordu.
İyi bir fotoğrafçıydı.Ama edebiyat ve şiir merakı yüzünden fotoğrafçılığı bir kenara bırakmıştı.
Kendi düğünlerinindeki fotoğrafların büyük bir çogunlugunu da o çekmişti.
Karısını çok seviyordu. Karısı da onu seviyordu.
Kızın biraz sabırsız bir karakteri vardı, zaman zaman kızıp bağırır,küserdi.
Erkek daha sabırlıydı,her zaman karısını hoşgörür, affedici olmaya çalışırdı.
Erkeğin başı edebiyat ve şiirle hoş olduğu için, evin geçimini karısı sağlıyordu şimdilik. Çok satan bir yazar oluncaya kadar…
Kızın naz günüydü bugün.Yine kocasından sevmediği birşeyi yapmasını istiyordu.
Kız: arkadaşımın düğün fotoğraflarını neden sen çekmiyorsun? Üstelik karşılığını fazlasıyla ödeyeceğini söyledi
Erkek: bugün vaktim yok
Kız: Öffff yine mi? şu roman yazma işini biraz kenara bıraksan, pekala vaktin olacak.
Erkek: Birgün herkes benim yazdıklarımın kıymetini anlayacak.
Kız: Ben anlamam. Arkadaşımın düğün fotoğraflarını çekeceksin.
Erkek: Hayır!
Kız: Ne olur sadece bir kez?
Erkek: Hayır dedim!
Diayalog burda koptu.
Kız son uyarısını yaptı: Ya 3 gün içinde bunu kabul edersin ya da…
İlk günün sonunda,kocasına mutfağı, banyoyu, bilgisayarı, buzdolabını, televizyonu ve müzik setini yasakladı.Yasaklardan yatagı hariç tuttu, sadece herşeye rağmen sevdiğini göstermek için.
Erkek aldırış etmedi. Derken 2.gün başka yasaklar ve bunu 3.deki başka yasaklar takip etti…
Ve 3.gece…Yine aynı yatağı paylaşıyorlardı. Ancak sırtları birbirine dönüktü.
Erkek: Konuşmamız lazım
Kız: fotoğraf çekimi dışında konuşacak bişeyimiz yok!
Erkek: Çok önemli bir konu
Kız: Sessiz kaldı.
Erkek: Ayrılalım mı? Ne dersin?
Kız kulaklarına inanamadı.
Erkek: Bi kızla tanıştım.
Kız kızgınlığını ve şaşkınlığını saklayamadı.Gözleri çoktan nemlenmiş,ve yüzünde göstermemeye çalıştığı iki damla gözyaşı aşağıya süzüldü.
Erkek pijamasının içinden bir fotoğraf çıkardı.Tam kalbinin üzerinde saklıyordu.
Erkek: Hoş bi kız!
Kızın gözyaşları çoğaldı.
Erkek: Anlaşabileceğim biri! Beni çok seviyor ve beni istemediğim şeyleri yapmak için zorlamıycağından eminim. Ayrıca iyi bi yazar olmam içinde bana destek
vericek
Kızın kıskançlığı iyice arttı çünkü bir zamanlar bütün bu sözleri kendisi de vermişti…
Erkek: Fotoğrafını çektim. Sende bakmak ister misin?
Kız: ….
Erkek fotoğrafı bakması için kıza uzattı ama kız karşı konulmaz bi öfkeyle erkeğin elini itti.
Ve kız ağlamaya başladı.
Erkek fotoğrafı tekrar koynuna koydu.
Erkek ışığı söndürdü ve uyumaya başladı. Kız ışığı yaktı ve oturdu.
Erkek uyuyordu ama kızın uykusu kaçmıştı.
Bir zamanlar kendisi de diğer kız gibi davranmıştı ona…
Ne çabuk unutulmuştu iyilikleri, desteği, sevgisi…
Tekrar ağladı. Onu uyandırmak istiyordu. Aşklarının hatırasını yeniden kalbine kazmak istiyordu.
Erkeğin pijamasının açık yakasından fotoğrafın arka yüzü görünüyordu.
Merak duygusu kıskançlığını ve öfkesini yendi. Kaybedeceği birşeysi yoktu nasılsa.
Elini uzatıp yavaşça aldı fotoğrafı.
Baktı.
Ağlamak istedi doyasıya…
Doyasıya gülmekte istedi.
Güzel çekilmiş bir fotoğraftı. Kızda güzeldi.
Kendi fotoğrafıydı.
Bir ara kendisinden habersiz çekmiş olmalıydı.
Eğildi kocasını yanağından öptü.
Erkek tebessüm etti.
Uyuyormuş gibi yapıyordu…